SiiRLER
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlarda gidiyorlar.Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi ki sevmek
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı
memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Cemal Süreya

Aşka dönüş
Donebilmek o donusu olmiyan yollardan
Surekli bir aldanisbir daha birdaha
Hic bitmeyecek gecelerden birsabaha
Cikabilmek ve sevmek durmadan usanmadan
Konusmak konusmak gozlerle fisiltilarla
Duymak buyulu sicakligini beyaz ellerin
Her gecen dakika var oldugunu anlamak icin
Yasamak arzu dolu dudaklarda, sarkilarla
Unutmak ne varsa kotulukten yana
Inmek sevilen gozlerin derinligine
Oyle mutlu, oyle sarhos, alabildigine
Bin yil icmek o sulardan kana kana
Her gun ona kosmak daglardan tepelerden
Her yerde, her zaman onsuz edememek
O en tatli hayal, en buyuk gercek
Anlarsin tasan o gunlerden gecelerden
Sonra bir gun o butun karanliklari yirtasin gelir
Basini alip gidesin gelir uzak denizlere
Artik her sey bos ve yalan sevdin ya bir kere
Her yerinden bir bugu halinde o yukselir
Sen yoksun artik anla yeryuzunde bir o var
Onun elleri var, gozleri, dudaklari
Anlarsin tenin besledigi zaman topraklari
Ve hala seversin zaman bitinceye kadar
Yeniden var olustur ya da bir baska turlu olustur bu
Nice aldanmalardan sonra bir aska donustur bu.
ALINTIDIR

HASRET
Hasret Şimdi tarlalarda güneş vardır,
Karlar donmuştur otların uçlarında,
Artık akşamları dinlenemem
Başım avuçlarında.
İçi korku dolu kış gecesi
Hiç yatağın yok mu sıcak!
Dağları dolduran kır çiçeği
Hangi rüzgarlar seni koklayacak!
Saçlarımı kesip rüzgara atacağım!
Ta ki haber götürsün bir gün sana!
İçimde bir şeytan var, diyor ki:
Aklına ne gelirse yapsana.
Ben bu şiiri yazdım atlı talimde
Bulunduğum şehir İstanbul’du.
Ağır ağır kar yağıyordu,
Atımın yelesi bulut renginde.
Cahit Külebi

Yak Sevdanın Çırasını
Ne hüzünler kurtarır seni
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler
Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını
düşürmüşse de ilkyazın tomurcuklarını fırtınalar
hayat kendini yeniden yaratan bir bahardır
verecektir en olgun meyvelerini mutlaka
yeter ki hüzünler sarartmasın yüzünü
Yak sevdanın çırasını türkülerle
barajını yıkan bir ırmak gibi katıl hayata
hüznün isyana dönsün artık
bitsin bezginliğin ölümcül suskunluğu
evde kalmış bir cinsellik değildir çünkü dünya
alintidir
